Genel

Bankacılığı bırakıp ipekçi oldular

İstanbul’da bankacılık yapan Müberra ve Yaşar Aydoğan çifti, yaz tatilinde gittikleri Datça’nın havasına, kokusuna, denizine, bademine, balına aşık oldular. Dört yıl önce Datça’ya yerleşen çift, şimdi kaybolmaya yüz tutan ipekçiliği yeniden canlandırdılar, saf ipek dokuyorlar.

Büyük kentlerde yaşayan birçok kişinin sıkıntılarla, pişmanlıklarla dolu olmayan bir günü bile geçmez. Hep gitmek isteriz; uzaklaşmak, küçük bir Ege kasabasında ömür geçirmek…
Bunları söylemek kolay da hayata geçirmek pek o kadar kolay değil. Gitmek isteği geldiğinde insanın içine, bir yandan da bağımlılık, alışkanlıklar, gidip de ayakta kalamama ihtimalinin sıkıntısı da yerleşir kalbe. Bu yüzden gidebilenler biraz da cesurdur aslında. Hele bir de gitmek, kalmaya dönüşebilmişse ve orada da hayata dair, insana dair üretim devam ediyorsa…
Havası, kokusu, insanıyla farklı bir yer olan Datça’da İstanbul’da bankacıyken her şeyi geride bırakıp bambaşka bir hayata yelken açmış Yaşar ve Müberra Aydoğan çiftini görünce işte bu cesaret geliyor aklıma…
2005 yılında gezmeye geldikleri Datça’da her koya, her suya, her balığa, her bademe aşık olup döndükleri İstanbul’da artık yapamayacaklarını anlayınca bir yıl içinde taşınma kararı almışlar.
Büyükşehir yaşamından bunalıp kaçan pek çok insan gibi onlar ama kenara çekilip ufak tefek hobilerle hayatlarını geçirmiyorlar. Datça’nın yüzlerce yıllık ancak unutulmaya yüz tutan ipek dokumacılığını tekrar diriltiyorlar. Üstelik ipek böceklerini de kendileri yetiştiriyorlar.
2006 yılından beri yürüttükleri çalışmaları artık meyve vermiş ve onlar ilk defa bu yıl şal, peştamal, sabahlık gibi bazı ürünleri ticari olarak da geliştirip satmaya başlamışlar.
Henüz 30’lu yaşlarını süren Aydoğan çifti, neden Datça’ya yerleştiklerini sorduğumuzda şunları söylüyor:
‘Bankacılık sektörü yıpratıcıydı, rakamlardan el sanatlarına kaymak istedik. Gerektiği kadar kazanmak bize yeterli geldi. Tüketen-körelten şehir hayatından kaçtıkça yaşadığımızı hissettiğimiz için Datça’ya yerleştik. Evet, birçok kişinin yapamadığını yapan Vosvos sevdalısı iki genciz.’
Yok olmaya yüz tutan yüzyıllık bir geleneği, kaymakamlığın da desteğiyle kurdukları atölyelerde yeniden yeşerten Yaşar Aydoğan, ipeğin önemini ve köylüler tarafından nasıl kullanıldığını anlatıyor:
‘Burada yıllarca ipek dokumacılık yapılmış. Köylüler paraları olmadığı için pazardan pamuk ya da keten alamayıp eldeki ipek ipleri dokur kendilerine giysi, şal, çarşaf hatta gelinlik yaparlarmış. İnanılmaz sıcağa terletmeyen, serin tutan ipek giysilerle kafa tutmuşlar. Ancak gençler farklı meslekler edinmeye, başka kentlere gitikçe bu sanat yok olmaya başlamış. Biz de Datça’ya ilk yerleştiğimizde bu yok oluşa tanıklık ettik ve tekrar diriltmek için büyük adımlar attık.’

İLK İPEKBÖCEKLERİ BURSA’DAN
Datça’nın ilk ipekböcekleri, Bursa’dan gelmiş. Yaşar Aydoğan, Bursa’dan aldığı ipekböceği tohumlarını özel odalarda dut yapraklarıyla besleyerek kozalar oluşturmuş. İlk bilgiler, köylerdeki yaşlı teyzelerden alınmış. Bir şeyi ilk yapmanın tedirginliğini yaşadıklarını ancak inatçı bir şekilde hiç vazgeçmediğini söyleyen Yaşar Aydoğan, ilk doğum sancısı gibi olan bu süreci şöyle anlatıyor:
‘Bankacıydık; işimiz matematik, para ve iletişim üzerineydi. Şimdi bizzat üretimin içine giriyorduk ve hiç bilmediğimiz bir alandı. Karanlıkta el yordamıyla yol alıyorduk. Ancak Datça halkının, köylerdeki insanların çok büyük desteğini gördük. Kozalarımız ilk çıktığında buradaki halkın da yardımıyla kozaları ipe dönüştürdük. Türkiye’de gezmediğimiz atölye, fabrika kalmadı. Hızırşah Köyü Geleneksel El Sanatlarını Yaşatma ve Geliştirme Projesi oluşturduk.
Kaymakamlığın da katkısıyla eski bir okulu onararak 6 dokuma tezgahlı bir atölyeye dönüştürdük. Hızırşah, Kızlan ve Sındı’nın 60-70 yaşlarındaki teyzeleri artık bizim için ipek üretiyor. Geçen yıl sadece bir kutu ipek böceği tohumu ve bir adet dokuma tezgahıyla başladık. Bu yıl 6 dokuma tezgahıyla devam ediyoruz. Öncelikle yazın insanları serin tutacak şal ve banyodan sonra kullanılacak peştamallar ürettik. Para kazanmanın ötesinde bir duygu bu. İstediğimiz yerdeyiz, istediğimiz işi yapıyoruz. Bir insan başka ne ister?’

Akşam Cumartesi
Türkan Yılmazer
turkan@aksam.com.tr
14 Ağustos 2010

Haber linki
http://aksam.medyator.com/2010/08/16/haber/cumartesi/923/bankaciligi_birakip_ipekci_oldular.html